مواجهه |
muvacehe |
karşı,yüzyüze |
برف |
berf |
kar |
صائم |
sâim |
oruçlu |
اخذ |
ahz |
alma,ahz ü kabul etmek,alıp kabul etmek |
سلجوقی |
selcûkî |
Selçuklu |
سهم |
sehm |
pay,ok,korkunç |
مضایقة |
müzayaka |
darlık hali, darda kalma, zor duruma düşme |
رهبان |
ruhbân |
papazlar |
غاراژ |
garaj |
Otomobil vb. taşıtların konulduğu üstü örtülü yer, arabalık "Ben arabayı garaja bırakıp şimdi döneceğim." - C. Uçuk,Otomobillerin bakım ve onarımının yapıldığı yer "önce arabayı servis garajına çektik." - Ç. Altan,Toplu taşıma ve nakliye araçlarına hareket ve varış noktası olarak belediyelerce ayrılan yer |
هاون |
hâven |
havan |